SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İLİM

<< 88 >>

باب: من سمع شيئا فراجعه حتى يعرفه.

36. Bir Şey Duyduğunda, Bunun Aslını Öğrenmek İçin (Sözü Söyleyene) Müracaat Etmek

 

حدثنا سعيد بن أبي مريم قال: أخبرنا نافع بن عمر قال: حدثني ابن أبي ملكية:

 أن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم: كانت لا تسمع شيئا لا تعرفه، إلا راجعت فيه حتى تعرفه، وأن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (من حوسب عذب). قالت عائشة: فقلت: أوليس يقول الله تعالى: {فسوف يحاسب حسابا يسيرا}. قالت: فقال: (إنما ذلك العرض، ولكن: من نوقش الحساب يهلك).

 

[-103-] İbn Ebi Müleyke'nin belirttiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in eşi Hz. Âişe (r.anha) bir şey duyduğu zaman onu anlamak için mutlaka sözü söyleyene baş vururdu.

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hesaba çekilene azap edilir" buyurdu.

 

Hz. Âişe diyor ki: Bunun üzerine ben Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Yüce Allah "(Amel defterini sağ tarafından alan kişi) yakında kolay bir şekilde hesaba çekilecek [İnşikak, 8] buyurmuyor mu? diye sordum.

 

Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bu, yalnızca arzdır. Kim ince hesaba çekilirse helak olur.

 

Tekrar: 4939, 6536, 6537

 

 

AÇIKLAMA:     Arz’dan maksat, insanların mizana arz edilmeleridir.  Hesabın ince görülmesi azabı hak etme sonucunu doğurur. Çünkü kişinin iyilikleri Allah'ın kabul etmesine bağlıdır. Allah rahmeti ile bunları kabul etmezse kurtuluş gerçekleşmez.

 

Hadisten Çıkan Bazı Sonuçlar

 

Hadisten, Hz. Aişe'nin hadislerin manalarını öğrenme konu­sunda ne kadar istekli olduğu anlaşılmaktadır.

 

Nebi s.a.v. ilim konusunda kendisine müracaat edilmesinden sıkılmazdı.

 

Münazara (ilmî tartışma) yapmak ve delil olarak sünnet getirildiğinde bu­na karşı Kur'an'dan âyet okumak caizdir.

 

İnsanların hesapları farklı farklı olacaktır.

 

Soru Sormak

 

Bu gibi meseleleri sormak, "Açıklandığında hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın [Mâide, 101] âyetindeki ve Enes'in rivayet ettiği "Nebi s.a.v.'e bir şey sormamız yasaklandı" hadisindeki yasağın kapsamına girmez. Bu gibi soruları Hz. Âişe'den başkaları da sormuştur. Nitekim Hz. Hafsa Bedir Savaşına ve Hudeybiye'ye katılan kişi cehenneme girmez" hadi­sini duyunca "Yüce Allah: İçinizden oraya uğramayacak yoktur, buyurmuyor mu?" diye sormuş, kendisine âyetin devamında yer alan "Takva sahiplerini ora­dan kurtarırız" ifadesi ile cevap verilmiştir. 'İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar var ya. [En'am, 82] âyeti indiğinde sahabe "içimizden kendisine zulmet­meyen kim vardır ki?" diye sormuşlar, kendilerine buradaki zulümden kastın şirk olduğu belirtilerek cevap verilmiştir. Burada yer alan üç sorunun da ortak nokta­sı, hesap, cehenneme girme ve zulüm konusunda ilk anda akla genel ifadenin gelmesidir. Onlara bunların tümünde kasdedilenin özel bir durum olduğu belirti­lerek cevap verilmiştir. Ancak böyle durumlar sahabenin başına çok az gelmiştir. Bu onların anlayışlarının mükemmelliği ve Arapça'yı çok iyi bilmelerinden kay­naklanmaktadır. Karışık "meseleler ile ilgili soru soranların kınanması, bunun sırf zorluk çıkarmak için sorulmuş olması şeklinde yorumlanır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ancak kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak için Kur'an'ın müteşabih ayetlerinin peşine düşerle? [Al-i İmrân, 7 ] Hz. Aişe'nin rivayet ettiği hadiste de Nebi s.a.v. şöyle buyurmuştur: "Bunlar (müteşabihler) hakkında soru soranları gördüğünüzde bilin ki bunlar Allah'ın (kalplerinde eğrilik olanlar diye) isimlendirdiği kimselerdir. Onlardan sakınm". Bu yüzden Hz. Ömer, Sabîğ adındaki kişinin bu gibi şeyler hakkında çokça sorular sorduğunu görünce bunu yadırgamış ve onu cezalan­dırmıştır. Bunların tümünün açıklaması Kitap ve Sünnete Yapışmak konusunda gelecektir.